Hatırladığım kadarıyla, annemin ütü sehpası ile babamın ofisindeki beyaz daktiloyu alıkoymamla başladı her şey. O dönemde bırakın interneti, cep telefonunu; bilgisayarın bile olmaması, hayal dünyamın epey bir genişlemesine vesile oldu. Deniz kenarında büyümenin bir getirisi olarak fazladan iyot kokusu ve lodos rüzgarlarına maruz kalmak da cabası! İster istemez ruhuma fazla özgürlük işlendi. Bu ikisi birleşince acayip bir şey oldum çıktım sonunda.
Kimi zaman arkadaşlarımın oyun oynamaya çağırmasına ‘’Gelemem! Hayal kuruyorum şu anda!’’ diye verdiğim cevaplar, sonraki yıllarda olacakların habercisi gibiydi zaten.
6 okul değiştirdikten sonra (hiçbirimiz melek değiliz!) tesadüf eseri güzel sanatlarda okumam ve mezun olur olmaz ‘’para lazım’’ refleksiyle kendi şirketimi kurmamla hayatımda farklı bir dönüm noktasına girdim. Al takke, ver külah!
Ama bu saydıklarımın hiçbiri, 30 yaşımı henüz doldurmuşken monçiçilere benzeyen bir varlığın hayatıma katılması kadar etkilemedi beni. O günden sonra yazdığım yazıları daha güzel yazmaya, yaptığım müzikleri daha iyi yapmaya, daha güzel ağlamaya, daha güzel gülmeye başladım. İkimiz geçinip gidiyoruz, şükürler olsun…
Benim için hiçbir zaman lüks bir araba koltuğu, bir salkım söğüdün altında yatmak kadar konforlu olmadı, olamaz da.
Hiçbir gömlek, gölde yüzmenin tenimde bıraktığı ipeksi dokunuşu vermediği gibi…
Hiçbir saat de bir manolya ağacının meyvesindeki kırmızı taneler kadar gözümü kamaştırmadı.
Şu lüks ayakkabı mı? Yalın ayak çimlerde yürümeyi tercih ederim.
Kitap yazdım, daha da yazacağım.
Film çekmedim ama çekeceğim.
Hayallerim var… olsun da zaten.
Ne demiş Deniz Türküsü’nde Yahya Kemal?
‘’Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız,
Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!…
İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.’’
Öyle bir hayat yaşadım ki
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım…
…Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki “söz ver kendine”
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin…
…Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan, anladım…
Friedrich Nietzsche
Copyright 2023 © Alper Karaağaç